Hedonist Ne Demek Ekşi? Ekonomik Tercihler, Refah ve Tüketim Kültürünün Anatomisi Bir ekonomist için dünya, sınırsız isteklerin ve sınırlı kaynakların çatışma alanıdır. Her tercih bir vazgeçiş, her harcama bir fırsat maliyetidir. Fakat modern ekonomi yalnızca rakamlarla değil, insan davranışının psikolojik motivasyonlarıyla da ilgilenir. İşte bu noktada karşımıza “hedonizm” çıkar — haz arayışının ekonomiyle kurduğu o ince, çoğu zaman da görünmez ilişki. “Hedonist ne demek Ekşi?” diye sorduğunuzda karşınıza popüler kültürden, bireysel yaşam tarzlarından veya felsefi göndermelerden beslenen tanımlar çıkar. Ancak ekonomik bakış açısıyla hedonist, yalnızca “zevkine düşkün kişi” değildir; o, tüketim ekonomisinin temel aktörü, kararlarının merkezine haz ve tatmini koyan…
Yorum BırakYeni Başlangıç Hikayeleri Yazılar
Su Gibi Kanlı İshal Neden Olur? Vücudun Acil Yardım Çığlığını Anlamak Tuvalete koşarken ne olduğunu anlamadan başlayan o rahatsızlık hissi… Bir anda sanki su dökülür gibi gelen dışkı ve göz korkutan bir detay: kan. Çoğu insan böyle bir durumla karşılaştığında paniğe kapılır ve haklıdır da. Çünkü “su gibi kanlı ishal”, vücudun bize attığı en güçlü uyarı sinyallerinden biridir. Bugün bu konuyu, hem tıbbi gerçeklere hem de gerçek insan hikâyelerine dayanarak ele alacağız. Kulağa biraz rahatsız edici gelse de bu bilgileri bilmek, sağlığınız için büyük fark yaratabilir. Öncelikle: Su Gibi Kanlı İshal Nedir? “Su gibi kanlı ishal”, dışkının tamamen sıvı hâlde…
Yorum BırakKaynakların Mıknatıs Gücü: Gümüş Mıknatısa Yapışır mı? Ekonomi, her zaman seçimlerin bilimi olmuştur. Sınırlı kaynaklarla sonsuz ihtiyaçları karşılamaya çalışan insanlık, her kararında bir şeyi tercih ederken başka bir şeyi vazgeçmek zorundadır. Bu denge, görünmez bir mıknatıs gibidir; kimi malları, fikirleri ve değerleri kendine çekerken kimilerini iter. Gümüş mıknatısa yapışır mı? sorusu, yüzeyde basit bir fiziksel merak gibi görünür, ama derinlerde ekonomik düşüncenin özüne temas eder: bazı değerler çekim yaratır, bazıları ise bağımsız kalır. Gümüşün Ekonomideki Simgesel Gücü Tarih boyunca gümüş, bir metal olmanın ötesine geçerek parasal sistemlerin temel taşı olmuştur. Roma İmparatorluğu’nun denarii’sinden Osmanlı’nın akçesine kadar, gümüş bir güven simgesi,…
Yorum BırakHayat bazen bir komedi dizisi gibi ilerler. Özellikle de ilişkiler, arkadaşlıklar ve ev halleri söz konusu olduğunda… Bir bakmışsınız romantik bir film gibi başlayan hikâye, “kapı dışarı edilmek” sahnesiyle sitcom’a dönüvermiş! Evet evet, bugün bahsedeceğimiz konu tam da bu: Türkçenin en dramatik ama aynı zamanda en komik deyimlerinden biri olan “kapı dışarı etmek”. Hazırsanız, birlikte hem gülerek hem düşünerek bu deyimin derinliklerine dalalım. “Kapı Dışarı Etmek” Ne Demek? – Sadece Bir Kapı Meselesi Değil! Türkçede “kapı dışarı etmek”, birini bulunduğu yerden kovmak, uzaklaştırmak ya da artık orada bulunmasını istemediğini açıkça belirtmek anlamına gelir. Ama bunu sakın sadece kelime anlamıyla sınırlı…
Yorum BırakIV. Murat Neden Şeyhülislam’ı İdam Ettirdi? İktidarın Kutsal Sınırında Bir Çatışma Bir Güç Mücadelesinin Anatomisi Osmanlı tarihinin en karizmatik, aynı zamanda en tartışmalı padişahlarından biri olan IV. Murat, yalnızca sert yönetim tarzıyla değil, dini otoriteyle yaşadığı gerilimlerle de anılır. “IV. Murat neden Şeyhülislam’ı idam ettirdi?” sorusu, yüzeyde bir infaz meselesi gibi görünse de, aslında iktidarın dini meşruiyetle hesaplaşmasıdır. Bu olay, siyaset biliminin temel kavramlarından olan “meşruiyet” ve “otorite” arasındaki gerilimi anlamak açısından oldukça öğreticidir. Çünkü burada devletin teokratik yüzüyle merkezî mutlakiyetin soğuk eli karşı karşıya gelir. IV. Murat’ın hükümranlığı, hem despotizmin hem de düzen arayışının doruk noktasıydı. Otoritesini sağlamlaştırmak için…
Yorum BırakÜzerinde Girinti ve Çıkıntısı Fazla Olan Yüzeyler: Edebiyatın Derinlikli Dünyası Kelimelerin gücü her zaman insan zihnini şekillendiren, kalpte yankılar bırakan bir etkiye sahiptir. Her bir sözcük, bir evrende yankı uyandırabilir, her cümle bir yaşam biçimi oluşturabilir. Edebiyat, yalnızca bir anlatı değil, bir dünyadır; girintili ve çıkıntılı bir yüzey gibi, çeşitli katmanlardan oluşur. Tıpkı bir yüzeydeki her çöküntü ve çıkıntının iz bırakması gibi, edebiyat da her karakter, tema ve olayla izler bırakır. Bugün, “üzerinde girinti ve çıkıntısı fazla olan yüzeyler” konusunu edebiyat perspektifinden ele alarak, metinlerin, karakterlerin ve temaların derinliklerine inmeyi amaçlıyoruz. Zira edebiyat, yalnızca düz bir anlatıdan ibaret değildir; her…
Yorum BırakÖzdemir Erdoğan – Gurbet Kaç Yılında Çıktı? Bir Şarkının Psikolojik Anatomisi Bir Psikoloğun Gözünden: Müzik ve İnsan Davranışının Derinliği Bir psikolog olarak insan duygularını anlamaya çalışırken sık sık müziğe sığınırım. Çünkü müzik, kelimelerin söyleyemediğini anlatır. Her ezgi, bir duygunun izdüşümüdür; her söz, bir bilinç hâlinin yankısıdır. Özdemir Erdoğan’ın “Gurbet” şarkısı da tam olarak böyle bir duygusal laboratuvar gibidir. İlk kez 1972 yılında yayımlanan bu eser, sadece bir “ayrılık şarkısı” değil, aynı zamanda insanın aidiyet, yalnızlık ve özlem duygularının psikolojik yansımasıdır. “Gurbet”in Doğuşu ve Zamanın Ruhuyla Bağlantısı 1970’li yıllar Türkiye’si, hem toplumsal hem de bireysel dönüşümlerin yaşandığı bir dönemdi. Göç, yabancılaşma…
Yorum BırakWake Gidon Ne İşe Yarar? Psikolojik Bir Mercekten Bakış Bir Psikoloğun Meraklı Girişi İnsan davranışlarını anlamaya çalışırken bazen en küçük detaylar bile büyük farklar yaratabilir. Herkesin gündelik yaşamda kullandığı araçların, alışkanlıkların ve eylemlerin altında derin psikolojik motivasyonlar yatar. “Wake gidon” gibi sıradan görünen bir terim dahi, insanların bilinçli ve bilinçdışı zihinsel süreçlerini açığa çıkarabilir. Peki, wake gidon ne işe yarar? Bu soruyu psikolojik bir bakış açısıyla incelemek, insan davranışlarının gizli yönlerini keşfetmek için harika bir fırsat olabilir. Wake Gidon ve Bilişsel Psikoloji Bilişsel psikoloji, insanların düşünme, öğrenme ve algılama süreçlerini anlamaya çalışan bir alandır. Wake gidon, genellikle bireylerin fiziksel sağlığını…
Yorum BırakAşağıda “Türkiye’de kaç tane Amasyalı var?” sorusunu eğitimci gözüyle, öğrenme teorileri ve pedagojik metodoloji çerçevesinde ele alan özgün bir WordPress blog yazısı bulabilirsin: — Giriş: Öğrenmenin Dönüştürücü Gücüyle Başlamak Öğretmenlik ya da eğitim alanında çalışmış biri olarak, her soru yalnızca bilgi edinmek için değil, düşünceyi dönüştürmek için bir kapıdır. Bu yazıda “Türkiye’de kaç Amasyalı var?” gibi görece sade bir soruyu, veri okuryazılığı, kimlik algısı, pedagojik bakış açısı ve toplumsal etki bağlamında tartışacağız. Siz de okur olarak kendi öğrenme sürecinizi sorgulayacaksınız: “Bu sayıya inanıyor muyum?”, “Veri niçin önemlidir?”, “Kimliği sayısal terimlerle ifade etmek ne anlama gelir?” gibi sorular zihninizde belirsiz ama…
Yorum BırakKan Şekeri Olursa Ne Olur? Bir Hayat Dersine Dönüşen Yolculuk “Hayat bazen bir test gibidir; küçük bir detay, tüm hikâyeyi değiştirebilir.” İşte bu satırlar, dostluğun, sabrın ve sağlığın anlamını yeniden keşfeden iki insanın hikâyesi… Biri aklın ve mantığın sesi, diğeri ise kalbin ve sezgilerin rehberi. Bu yazıda, kan şekeri dengesinin ne kadar hayati olduğunu onların gözünden anlatacağım. Başlangıç: Ufak Bir Yorgunlukla Gelen Değişim Mehmet, kırk yaşlarında, mühendis gibi düşünen, her soruna bir çözüm planı çizen bir adamdı. Hayatta hiçbir şeyi tesadüfe bırakmazdı. Sabah kahvaltısını gramına kadar hesaplar, gününü saat saat planlardı. Ancak son zamanlarda tuhaf bir şey oluyordu: Yemeklerden sonra…
Yorum Bırak